"Meyve Kilo Aldırır" Efsanesi: Sağlığınızı Sabote Eden O Tehlikeli Diyet Miti
- Kemal Kaan Özkan
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur
Diyet dünyasının belki de en kafa karıştırıcı ve en inatçı efsanelerinden birine hoş geldiniz: "Meyve, içindeki şeker yüzünden kilo aldırır ve diyetten tamamen çıkarılmalıdır." Bu cümleyi danışanlarımdan, sosyal medyadan ve hatta bazen spor salonlarından o kadar sık duyuyorum ki...
Bir diyetisyen olarak bu cümlenin altını en kalın kalemle çizmek istiyorum: Bu, hem yanlış hem de sağlığınız için tehlikeli bir efsanedir. Kilo verme uğruna meyveyi hayatınızdan çıkarmak, vücudunuzu besin açısından çorak bir araziye çevirmekten başka bir işe yaramaz.
Peki, bu efsane neden bu kadar popüler oldu ve gerçekte bilim ne diyor? Gelin, şu meşhur "meyve şekeri" korkusunu sonsuza dek rafa kaldıralım.
Şeker Korkusu: Fruktoz Gerçekten Düşman Mı?
Bu mitin temelinde tek bir kelime yatıyor: Fruktoz. Evet, meyveler doğal olarak fruktoz adı verilen bir şeker türü içerir. Ancak mısır şurubundan elde edilen işlenmiş fruktoz ile bir elmanın içindeki fruktozu aynı kefeye koymak, bir spor araba ile bir at arabasını sırf ikisinin de tekerleği var diye aynı görmeye benzer.
Doğadaki meyve, fruktozu tek başına sunmaz. Onu harika bir paketle birlikte verir:
Lif (Posa)
Su
Vitaminler
Mineraller
Antioksidanlar
Bu paketin en önemli kahramanı ise liftir. Lif, şekerin kanınıza karışma hızını yavaşlatır. Bu sayede, işlenmiş şekerli bir gıda yediğinizde yaşanan o ani kan şekeri yükselişi ve çöküşü, meyve yediğinizde yaşanmaz. Vücudunuz enerjiyi daha yavaş ve dengeli bir şekilde kullanır.
Meyveyi Kesmenin Vücudunuza Yaptığı 3 Büyük Kötülük
"Tamam, şekeri yavaş emiliyor ama yine de şeker. Kesersem daha hızlı kilo veririm." diye düşünüyorsanız, işte o zaman vücudunuza asıl zararı vermeye başlarsınız.
Vitamin ve Mineral Deponuzu Boşaltırsınız: Cildinizin parlaması, enerjinizin yüksek olması ve bağışıklık sisteminizin bir kale gibi sağlam durması için gereken C vitamini, potasyum, folat gibi sayısız mikro besin, en zengin haliyle meyvelerde bulunur. Meyveyi kestiğinizde, vücudunuzu bu temel yakıtlardan mahrum bırakırsınız.
Hastalıklara Karşı Kalkanınızı İndirirsiniz: Meyvelere o canlı renklerini veren antioksidanlar, vücudunuzdaki hücreleri hasardan koruyan bir süper kahraman ordusu gibidir. Vücudunuzu iltihaplanmaya ve kronik hastalıklara karşı koruyan bu orduyu, meyveyi keserek terhis etmiş olursunuz.
Kansere Karşı En Doğal Savunmanızı Zayıflatırsınız: Evet, bu kadar iddialı. İçindeki zengin lif (posa), sindirim sisteminizin düzenli çalışmasını sağlar, bağırsak sağlığınızı iyileştirir ve özellikle kolon kanseri gibi hastalıklara karşı koruyucu bir etki gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Altın Kural: Porsiyon Kontrolü Her Şeydir!
Tüm bunları söyledikten sonra şu gerçeği de unutmamak gerek: Her şeyin fazlası zarardır. Oturup tek seferde 1 kilo üzüm yerseniz, evet bu kilo verme sürecinize yardımcı olmaz. Ama burada sorun meyvenin kendisinde değil, porsiyonun büyüklüğündedir.
Peki, doğru porsiyon nedir? Günde 2-3 porsiyon meyve tüketimi idealdir. Bir porsiyon meyve;
1 orta boy elma veya portakal,
1 küçük boy muz,
1 su bardağı dolusu çilek veya yaban mersini,
1 avuç kiraz demektir.
SONUÇ: Diyet, yasaklar listesi değil, vücudunuza doğru ve kaliteli yakıtı verme sanatıdır. Ve meyveler, bu sanatın en renkli, en lezzetli ve en vazgeçilmez parçalarıdır. Onları şeytanlaştırmak yerine, porsiyon kontrolüyle diyetinizin en güçlü dostu haline getirin.
Afiyet olsun!
Dyt. Kemal Kaan Özkan

Yorumlar